Değerli dostum Muhsin Kızılkaya, vicdanların teline dokunmayı benden çok daha yetkince beceriyor ve sesi daha geniş çevrelerde yankı buluyor. İlk defa bir televizyon programında izlemiştim onu. Etkili anlatımı, vicdanlarının dışa açık kanallarını sıkı sıkıya kapatmaya çalışan muhataplarının bütün güvenlikçi söylemlerini ustaca etkisiz hale getiriyordu. Onların da milyonlar gibi tenhalarda vicdanlarına kulak verdiklerinden adım kadar emindim. Sonra Hakkarili olması hasebiyle (ben Vanlıyım) hemşerim sayılan Muhsin'le yolumuz TRT KURDÎ sürecinde kesişti. Birlikte birkaç yıl süren bir program yaptık. Neredeyse birebir aynı acıları yaşadığımızı, aynı dil yarasından mustarip olduğumuzu anlamıştım.
Muhsin ilkokulu yatılı okumuş. Ben ise liseyi yatılı okumuştum. Bir kitabında anlatıyor: "Yatakhanede uyumadan evvel arkadaşlarıma Kürtçe masal anlatıyordum... Masalın en heyecanlı yerinde kapı açıldı ve eğitmen "konuşan kim?" diye kükreyerek içeri girdi... Cılız, dokunsan kırılacak gibi duran kolumdan tuttu, belinden bir kelepçe çıkardı ve beni ranzanın gri demirine kelepçeledi... zayıf baldırlarıma elindeki demir cetvelle vurmaya başladı..." Çığlıklarını hiçbir vicdan duymamış.
Dil yüzünden birebir aynı acıları yaşadığımızı söylemiştim size. Lise yıllarıydı. Akşam olmuştu. Etütten sonra birkaç arkadaş yatakhanede oturmuş, onlara Kürtçe bir masal anlatıyordum (ah şu Kürtlerin masal anlatma sevdası neler getirdin başımıza!). Nöbetçi öğretmen yatakhaneye girdi ve beni odasına çağırdı. Konuşanın kim olduğunu biliyordu. Demek biri ihbar etmiş, dedim. Odasında bir öğretmen daha vardı. İkisi nöbetleşe vuruyordu. Feryadımı duyan bir vicdan olmadı tabi.
Geçenlerde Devlet Bahçeli, malum süreç dolayısıyla kendisini ziyaret eden DEM parti heyetine Muhsin Kızılkaya'nın "Bir dil niye kanar" adlı kitabından söz etmiş ve kitapta anlatılan anekdotlardan etkilendiğini anlatmış.
Devlet Bahçeli Türk duyarlılığını, Türk vicdanını temsil eden bir siyasetçidir. Onun meseleye yönelik bu vicdanî dokunuşu, milyonlarca vicdanın "insan" feryatlarına sahip çıkacağının ilk adımı olduğundan kimsenin kuşkusu olmasın.
Sevgili dostum, çığlığının duyulmuş olması, bu memlekete dair umutları pekiştirdi.