Mustafa Denizli’nin bu tavsiyesi iyi niyetli mi kötü niyetli mi bilinmez fakat kendisinin bu yöndeki bozuk söylemleri hala hafızalarda.
Denizli’nin 28 Şubat sürecinde başörtülü öğrencilerin üniversitelere alınmamasını destekleyerek, “Gidin İran’da okuyun, İran’daki şeriat kurallarına uyun.” şeklindeki sözleri unutulmadı.
Aynı Denizli'nin, aradan yıllar geçtikten sonra İran’dan gelen “yüksek bedelli” transfer teklifini kabul ederek Fars eyaletinin yolunu tuttuğu da unutulmadı.
Yine de hüsnü zan etmeli..
İnanç için başını örtenlere İran’ın yolunu gösterip, para için İran’a koşan Mustafa Denizli gibi bir karakterin..
Muhafazakar bir camianın futbol kulübünden transfer teklifi alıp göreve başlayacak olmasından sonra..
Gol sevincini Arda Güler gibi “Allah’a tevekkül” şeklinde göstermeyeceğini kim bilir?
***
28 Şubat sürecinde kapısında pijamayla başbakan karşılayacak kadar “muktedir” bir medya karteli olarak eleştirilen Aydın Doğan’ın bu camiadan çekilme süreci devam ediyor.
Bahsedildiği gibi tamamen medyadan çekildiği bilgisi ise yanlış.
Şöyle ki;
Doğan Burda Dergi Grubu’nu 10 milyon dolar karşılığında elden çıkaran Aydın Doğan, daha önce de Hürriyet, Milliyet, CNN Türk gibi medya organlarının yer aldığı Doğan Medya’daki hisselerini Demirören Holding’e satmıştı.
Fakat..
Doğan Holding bünyesinde hala Slow Türk Radyo, Kanal D Romanya gibi medya kuruluşları mevcut.
Ayrıca Aydın Doğan; otomotivden finansmana, sanayiden elektrik üretimine, emlaktan gayrimenkule birçok sektörde hala paraya yön veren isimlerden biri.
İstanbul Şişli’deki Trump Towers’ın işletme haklarını elinde bulunduran, Suzuki otomobil firmasının Türkiye’deki yetkili satıcısı olan Doğan Holding’in halihazırda yönettiği kuruluşlardan bazıları şunlar:
Doğan Yayınları, Doğan Yatırım Bankası, Doğan Dış Ticaret, Doğan Trend Otomotiv, Doruk Faktoring, Hepsiemlak, Doğan Music, Netd Müzik, Milta Marina, Hepiyi Sigorta, Doğan Havacılık, Karel Savunma, Sesa Ambalaj, Aytemiz Akaryakıt...
81 yaşındaki ABD Başkanı Biden, NATO Zirvesi’nde Zelenski’ye “Putin”, Kamala Harris’e “Trump” dedi. Biden’ın bunama emareli gaflarından Ankara’dan Washington’a yol olur. Ancak yine de ABD başkanlığının en önemli iki adayından biri. Diğer aday ise “zırdeli” olarak nitelendirilen Trump..
333 milyon nüfuslu ABD’nin mahkum olduğu iki aday profili bu..
“Küresel jandarma” ABD’nin vaziyeti, Mehmet Akif’in tarifindeki “tek dişi kalmış medeniyet canavarı”na ne çok benziyor..
Suriye PKK’sının işgalindeki Deyrizor’da terör örgütüne katılmaması için ailesi tarafından Türkiye’ye gönderilen ve ziraat işçiliği yapan 17 yaşındaki Ahmet Handan El Naif, Antalya Serik’te ırkçı vandalizmin kurbanı oldu. PKK’nın zorbalığına maruz kalmaktan kurtulan Naif, içimizdeki ırkçıların zorbalığını yaşadı.
Türkler ve Kürtler gibi, Kürt ırkçılığı ile Türk ırkçılığı da birbirinin kardeşidir. PKK ve içimizdeki kimi Suriyeli düşmanları, bu noktada birbirini tamamlayan iki fasit dairenin bileşenidir. Muhacirler değil, muhacir düşmanlarının saldırgan tavırları ülkemiz için iç güvenlik meselesi halini almıştır.
Antalya’da kuaförler, emlakçılar, kafe işletmecileri ve pek çok esnaf, “göçmenlerden” yana dertli. Kendi ülkelerinden gelip Türkiye’de işletme sahibi olup, yalnızca kendi vatandaşlarına hizmet veren bu “göçmenlerin” gettolaştığı yönünde de şikayetler var. Üstelik iş yerleri kayıt dışı olarak faaliyet gösteriyor. Esnaf odasının belirlediği resmi tarifeden iki kat daha pahalıya saç-sakal tıraşı yapan yabancı berberler var.
Medyada bu rahatsızlıkların büyütüldüğünü göremezsiniz.
Ümit Özdağ gibi -sözde- ırkçı muhacir avcılarını da bu sahada bulamazsınız.
Çünkü bahse konu “göçmenler” Rus ve Ukrayna uyruklu.
Basitçe ifade edersek; onlar “Müslüman” değil.
Ülkemizde misafir edilen hiçbir uyruktan hiç kimsenin olumsuz olaylar yaşamasını istemeyiz.
Kağıt toplayan bir Suriyeli’yi, tarlada ırgatlık yapan Afgan’ı “potansiyel tehdit” olarak algılamamızı isteyen karanlık mahfillerin..
Turistik şehirlerimizde konforlu hayat sürmelerinin yanı sıra, ticaretin tam kalbinde yer alıp bölge halkını mağdur edecek hamlelere girişen “Hıristiyan” misafirlerimizin yol açtığı olumsuzlukları bütünüyle yok sayması manidar kere manidardır.
Yazının en başındaki “İran” ve en sonundaki “Türklük” meselesini düğümleyelim.
İran’da son seçilen cumhurbaşkanı Pezeşkiyan’ın Türk olduğu çok konuşuldu.
Az bilinen bir hakikattir lakin İran dini lideri Hamaney de Türk kökenlidir.
İran’da üst düzey görevde bir Türk daha var: ABD’nin öldürdüğü Kasım Süleymani’nin yerine geçen İran Devrim Muhafızları Ordusu Tuğgenerali İsmail Kaani.
Türklerin tepe yönetiminde olduğu İran; Dağlık Karabağ’da Azerbaycan’ı değil Ermenistan’ı destekliyor. Türk dünyasını karayoluyla birbirine bağlayacak Zengezur Koridoru projesini sabote ediyor. Irak ve Suriye’de terör yapılanmalarına arka çıkıyor. Terör örgütü PKK unsurlarına silah ve çeşitli askerî teçhizat sağlıyor. Suriye’nin kuzeyinde Türkiye’nin gerçekleştirdiği 3 harekata da karşı çıkarak terörle mücadeleye ket vuruyor...
Bir kez daha tekraren:
Mesele “Türklük” veya “ırk” değil, sen hala anlamadın mı?