Türkiye ile birlikte diğer İslam ülkelerinin katılımıyla oluşturulacak bir “Kudüs Paktı”nın ülkemizin güvenliği bakımından da gerekli olduğunu söyleyen Bahçeli, bölgenin bir “huzur kuşağı” olmasını mümkün kılacak “Kudüs Paktı”nın kurulmasına Türkiye’nin öncülük edebileceğini hatırlatarak, açıklamasını şöyle tamamladı: “İnanıyoruz ki bu girişim, ilgili ülkelerde de karşılık bulacak, Gazze’nin, Kudüs’ün ve bölgenin makûs talihini değiştiren tarihî bir adım olacaktır.” (https://www.aa.com.tr/tr/politika/mhp-genel-baskani-bahceli-bolge-ulkelerinin-girisimiyle-bir-kudus-pakti-olusturulmalidir/3295810)
Kanaatimce sayın Devlet Bahçeli’nin önerisi, sadece bir partinin değil, iktidarın ve devletin üzerinde ittifak ettiği bir proje olarak değerlendirilmelidir. Siyasi, ekonomik, kültürel boyutları da olan geniş kapsamlı bir Kudüs Paktı, yeni bir dünya savaşının konuşulduğu şu günlerde Türkiye’nin ve kardeş Müslüman ülkelerin güvenliğini korumaya yönelik en âcil ve en hayatî çözüm olarak karşımızda duruyor.
Kaldı ki, geçmişte Türkiye, Irak, İran, Pakistan, Afganistan olarak Sadabat ve Bağdat Paktı; yine İran ve Pakistan’la beraber RCD ve uzantısı olarak 1985’te ECO; keza Pakistan, İran, Mısır, Bangladeş, Endonezya, Malezya, Nijerya ile D-8; hatta bütün Müslüman ülkelerle birlikte İslâm İşbirliği Teşkilatı tecrübelerini yaşamış ve bunların hepsine “öncülük” etmiş bir ülkeyiz ve Kudüs Paktı’na da pekâlâ liderlik yapabiliriz.
Ama Yüce Rabbimiz Âl-i İmrân suresinin 28. ayetinde: “Müminler, müminleri bırakıp da inkârcıları velî/dost edinmesinler” buyuruyor. Nokta!
(Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Huristanbulhaber.com Medya Grubu'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir.)